Her birimiz oldukça değişken, hızlıca akan bir hayat temposunda yaşıyoruz. Ve bu tempoda tüketim çılgınlığı, sosyal medyanın olumsuz getirileri, beden olumlamaya mağlup gelen mükemmel beden sahibi olma isteği maalesef dört bir yanımızı sarmış durumda.
Tabiki bu döngü de özellikle dış görünüşle alakalı olarak bireylerin psikolojisini kötü etkiliyor, hatta bazen ciddi psikiyatrik sorunlara yol açabiliyor. Bu sorunlardan biri de anoreksiya..
Anoreksiya günümüzde gitgide yaygınlaşan, bir tür beden algısında bozulma durumudur. Yenilen her şeyi kişinin kendini zorlayarak çıkartması, günlük kalori ihtiyacının çok altında beslenme, ne kadar kilo verilirse verilsin kişinin kendini şişman zannettiği, psikolojik rahatsızlıklar arasında en yüksek ölüm oranına sahip olan rahatsızlıktır.
Bu kişiler ciddi derecede zayıf olmalarına ve halihazırda çok az yemelerine rağmen diüretikler(vücuttan su atıcılar), müshiller ve lavman ilaçları gibi ürünler kullanarak kilo vermeye devam etmek, kesinlikle kilo alımı yaşamamak isterler. Kimi zaman sadece kilo aldırmadığına inandıkları tek bir besini tüketirler(örneğin günde sadece 1 kase yoğurt tüketmek gibi). Tartıda görülen 100 gramlık bir artış, ya da yanlarında yenilen sevdikleri bir yiyecekle ilgili “herkes yiyebiliyor ama ben yiyemiyorum/yiyemem” düşüncesi bile ciddi bir sinir krizi sebebi olabilir.
Anoreksiyanın görülme sıklığı kadınlarda %1.4, erkeklerde %0.2 dir. Özellikle kadınlarda ve ergenlik çağı bireylerde daha sık görülür. Bunda çevrenin, sosyal medyanın, dayatılan güzellik algılarının rolü büyüktür. Bazen yüksek miktarda kilo kaybeden ve fit kalmak isteyenlerde veya yaşlı bireylerde de psikolojik sebepler anoreksiyayı doğurabilir. Ayrıca bu rahatsızlığa sahip bireylerin birçoğunda ailevi problemler görülebilmektedir, bununla beraber tedavide ailenin desteği büyük önem taşır.
Anoreksiyalı bireylerde ciddi kas erimesi, çok düşük yağ oranına bağlı hormon dengelerinde bozulma ve kadınlarda adet görememe, osteoporoz, hareket güçlüğü, bitkinlik/uyku hali ve bağırsak mikrobiyotasında bozulma gibi etkiler görülebilir. Ayrıca genelde depresyon, obsesif kompülsif bozukluklar ve algılama sorunları da bu duruma eşlik edebilir.
Anoreksiya hastalarının %40’ı 10 yıllık tıbbi bakımın ardından bile uzun süreli semptomlar ve sakatlıklar gösterebilir. Ancak kaliteli bir tedavi uygulanır ve birey tedaviye tam yanıt verirse hasta tamamen iyileşebilir.
Aslında anoreksiya bedensel sonuçları olan bir zihinsel rahatsızlıktır ve kesinlikle bir psikiyatrist/psikolog desteği almaları, gerekirse ilaç ile tedaviyi desteklemeleri gerekir. Asıl sorun yemek yiyememeleri değil, yemek yemenin önündeki psikolojik tabularıdır. O yüzden anoreksiya tedavi adımlarına bakacak olursak;
*En önemli adım psikolojidir. Bu yüzden öncelikle bozulmuş ruh sağlığı için psikiyatrist veya psikolog, bozulmuş beden sağlığı için hekim ve günlük menü planlaması için bir diyetisyen ile ekip oluşturulmalıdır.
*Gerekirse kişi hastaneye yatırılmalı, gözetim altında hem ruh hem beden sağlığı düzeltilmelidir. Bazen hem ruhsal hem de tahlillerdeki problemler için ilaç kullanımına başlanabilir.
*Aile kesinlikle anoreksiyalı bireye destek vermeli, bunun ancak zamanla geçebilecek bir hastalık olduğunu unutmamalı, birey üzerinde baskı kurmamalıdır.
*Kişi düzelmeye istekli olsa da ilerlemiş vakalarda çiğneme, yutma güçlükleri yaşanıyorsa enteral ürünler(mamalar) ile günlük ihtiyaç olan kalorinin çoğu sıvı şekilde alınabilir.
*Aşırı ilerlemiş anoreksiya vakalarında hasta nazogastrik sonda ile burundan mideye inen bir tüp aracılığıyla beslenebilir.
*Ve diyetisyen bir anoreksiya hastasına menü düzenlerden bir anda yüksek kalorili bir beslenme düzenine geçemez, gerekirse kendi besin tüketiminin çok benzeri ile başlayıp zamanla artırmalıdır. Çünkü kişi için bazen sağlıklı bir besin de olsa 3 kaşık yerine 4 kaşık yemek bile psikolojik anlamda korkunç hissettiriyor olabilir.
Dolayısıyla anoreksiya zor, ama aile desteği ve eksiksiz bir sağlık ekibiyle beraber çözümlenebilen bir hastalıktır.
Ve anne-babalara bir dipnot; çocuklarınıza zorba olmayı değil merhametli olmayı öğretin.. Ve sizin çocuğunuza zorbalık yapılıyorsa farkında olmaya çalışın, iletişiminizi güçlendirin, gerekirse erkenden psikolojik destek aldırın. Psikologlara göre özellikle çocukluk ve ergenlik çağı zorbalıkları psikolojik rahatsızlıkların en büyük sebeplerindendir, fark etmeden bir bireyin hayatı elinden alınıyor olabilir.
Herkese mutlu haftalar!!