Herkese yeni bir haftadan merhaba!
Bu haftanın konusu klasik konulardan biraz farklı. “Organ naklinde beslenme” ‘ye değineceğiz. Ayrıca bu konuda Türkiye’deki duruma da bir göz atalım istiyorum.
Organ nakli, hem nakil öncesi organ yetmezliği hem de nakil sonrası vücudun yeni organı kabul etme ve hastaların “hayata yeniden dönme” olarak adlandırdığı iki ayrı dönemde incelenir. Böbrek, karaciğer gibi organlarda organ yetmezliği ve ciddi işlev kaybı yaşayan bireyler genelde hasarlı organa daha fazla yük bindirmemek için katı ve kısıtlı bir diyete tabi tutulurlar. Makro ve mikro besin ögesi oranları ona göre ayarlanır, örneğin bir böbrek yetmezliği hastasının aldığı kalsiyum, potasyum, magnezyum oranlarına kadar sayısal hesaplama ile bir liste oluşturulur.
Nakil öncesi dönemde genelde hastalarda anoreksiya, malnütrisyon, kaşeksi gibi eksik beslenmeye bağlı problemler gelişebilir. Kişi zayıf, halsiz bir görünüşte olabilir. Bu dönemde beslenmenin çok iyi ayarlanması ve nakil sonrası düzgün iyileşme için özellikle kaliteli protein alımına dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca enfeksiyon hastalıklarında sorun yaşamaya daha meyilli bir vücut yapısında oldukları için çiğ meyve ve sebze tüketimine çok dikkat edilmeli, yiyecekler çok iyi yıkanmalıdır. Gerekirse enteral takviyeler ile kişinin güçten düşmemesi sağlanmalıdır.
Organ nakli sonrasında ise.. Genelde tüm nakil olunan bireyler nakil sonrası dönemi hayata yeniden başlamak olarak adlandırırlar. İyileşmeye başlıyor olmak daha yüksek ve bilinçsiz kalori alımına neden olabilir. Genelde organ nakli sonrası hastaların kilo alma sebeplerinden biri budur. Bir de organ nakli sonrası dönemde yüksek dozajlı kortizon türevi ilaçlar kullanılması kişinin daha fazla kilo almasına, kısa süre içinde yağ oranı artışlarına neden olabilir. Zaman ilerledikçe beslenmeye dikkat edilmezse kortizon ilaçlarının da kilo aldırıcı özelliği ile beraber obezite riski gelişebilir; kişi şeker, tansiyon, kalp gibi hastalıklara yatkın hale gelebilir. Bunun önüne geçmek için mutlaka dengeli bir diyet programı gerekmektedir. Programda nakil öncesinde olduğu gibi özellikle protein alımına dikkat edilmelidir ki iyileşme sorunsuz gerçekleşebilsin. Ayrıca vücudun yeni organı kabul edebilmesi için bağışıklık baskılayıcı ilaçların kullanılması da nakil öncesi olduğu gibi meyve ve sebzelerin çok iyi yıkanıp verilmesi, hazır besinlerden uzak durulması ve işlenmiş ürün tüketilmemesini gerektirir.
Kortizon konusundaki en önemli nokta ise tuzsuz beslenmenin ve bol su içmenin önemini kavramaktır. Organ nakli durumu dışında herhangi bir rahatsızlığa bağlı kortizon kullanımı da olsa danışanlarıma tuzu azaltmalarını değil tamamen bırakmalarını tavsiye ederim. Zaten biz yemeğimize tuz eklemesek dahi günlük ihtiyacımızı her şekilde ana besinlerden alabiliyoruz. Ayrıca yine kortizonun ödemi ve tüm ilaçların vücuda bıraktığı yükü atabilmek için de günlük 2.5-3 lt su tüketiminin altına kesinlikle inmemek gerekir.
Spor konusuna gelirsek.. Egzersiz yapmak her yazımın sonunda, her zaman tavsiye edeceğim, mecbur olduğumuz bir rutindir. Organ nakli sonrasında da yormayan küçük çaplı egzersizler psikolojik anlamda dahi iyileşmeyi destekleyecek ve kilo almanın önüne geçebilecektir.
Son bir not.. Türkiye’de organ nakli bekleyen birçok birey olmasına karşın bağışçı olanların sayısı oldukça azdır. Hatta bu konuda maalesef dünyanın son sıralarındayız.. Ancak birinin hayatının kurtulmasına vesile olmak varken sapasağlam organların toprak altında yok olmasına gerek var mıdır?.. Belki de bu konuda biraz daha düşünmeliyiz.
Yeni bir yazıda görüşmek üzere, herkese mutlu haftalar!