Kayseri Doktor ÖZ Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi, Göz Hastalıkları Uzmanı ve Vitreoretinal Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, sarı nokta hastalığı hakkında önemli bilgiler paylaştı. Prof. Dr. Özkırış, yapılan araştırmaların koyu yeşil yapraklı sebzelerle beslenen kişilerde sarı nokta hastalığının daha az görüldüğünü gösterdiğini belirtti.

Kayserş Doktor ÖZ Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi Sarı Nokta Hastalığı Hakkında Bilgi Verdi

Sarı nokta hastalığının dünya genelinde yaklaşık 30 milyon insanda görüldüğünü ve erken tedavi yöntemleriyle hastalığın etkili bir şekilde tedavi edilebildiğini vurgulayan Özkırış, yeni ilaç ve iğne tedavileri sayesinde hastalığın ilerlemesinin durdurulabildiğini ve olumlu sonuçlar alındığını ifade etti. Ayrıca, son yıllarda yapılan araştırmaların bazı beslenme ipuçlarının sarı nokta hastalığının seyrini yavaşlattığını hatta kısmen durdurduğunu gösterdiğini belirtti.

Prof. Dr. Özkırış, sarı nokta hastalığının nedeninin tam olarak bilinmediğini, ancak en önemli risk faktörlerinin ileri yaş ve genetik yatkınlık olduğunu söyledi. Özellikle ailede benzer bulgular olan bireylerde hastalığın gelişme şansının daha yüksek olduğunu vurguladı. Diğer risk faktörleri arasında ultraviyole ışığa maruz kalma ve sigara kullanımı olduğunu belirtti. Beslenme şekline dikkat ederek sarı nokta hastalığı riskinin azaltılabileceğini ifade eden Özkırış, yetersiz çinko içeren gıdalarla beslenen kişilerin sarı nokta hastalığına daha fazla yakalandığını söyledi. Vücudun çinko ihtiyacının et, balık, kabuklu deniz ürünleri, fasulye, nohut ve yulaf gibi besinlerle karşılanabileceğini ekledi. Ayrıca, Omega 3 yağ asitlerinden zengin balıkların (somon, sardalye ve ton balığı) sarı nokta hastalığı riskini düşürdüğünü ve mevcut hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını belirtti.

Göz içi enjeksiyonların tedavi sürecinde görme kaybını önlediğini açıklayan Özkırış, göz içine enjekte edilen ilaçların sarı noktadaki yeni damar gelişimini durdurduğunu ve hastanın şikayetlerini büyük ölçüde azalttığını söyledi. Gerektiğinde göz içi kortizon içeren implantların da tedaviye eklenebileceğini belirtti. Kuru tip makula dejenerasyonunun yaşlanmaya bağlı olarak geliştiğini, yavaş ilerlediği için daha az görme kaybı riski taşıdığını ve uzun sürede ortaya çıktığını ifade eden Özkırış, bu tip için henüz kesin bir tedavi olmadığını ancak vitamin takviyeleri ile ilerlemenin azaltılabileceğini belirtti. Kuru tipin zamanla yaş tip makula dejenerasyonuna dönüşme riski taşıdığını ve bu nedenle hastaların mutlaka takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Makula dejenerasyonundan korunmak için ise erken yaşlardan itibaren yüzde 100 ultraviyole filtreli güneş gözlüklerinin kullanılması gerektiğini belirtti.

Editör: Osman Baytekin