2018 yılında kurulan Kayseri Üniversitesi, ilk mezunları için pandemiye uygun bir şekilde sembolik diploma ve kuşak bağlama töreni düzenledi.
Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen 2019-2020 eğitim-öğretim yılı mezuniyet töreninde, okullarını birincilikle bitiren 11 öğrenciye kuşak (şed) bağlandı, ardından da diplomaları verildi.
Mezuniyet törenine, Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Derviş Boztosun ve Prof. Dr. Semra Aksoylu, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Okan Karahan ile Genel Sekreter Mehmet Akkuş ve senato üyeleri katıldı.
Törende yaptığı konuşmada Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, sembolik mezuniyet ve şed bağlama töreninin Kayseri Üniversitesi’nin ilk mezunlarının verildiği mezuniyet töreni olması ve törenin köklü medeniyetimize ait olan şed bağlama ile gerçekleştiriliyor olması münasebeti ile pandemi döneminde dahi olsa kurallara uygun olarak düzenlenmesinin önemine işaret etti.
Rektör Karamustafa şöyle devam etti: “2018 yılında kurulan üniversitemiz, uygulama ve proje odaklı misyonuyla mesleki ve teknik yükseköğretimde Türkiye’nin önemli üniversiteleri arasında yer almak için çalışmalarına devam etmektedir. Bugün burada maske, mesafe, temizlik ve diğer pandemi kurallarına uygun olarak sembolik mezuniyet töreni gerçekleştiriyoruz; hem üniversitemizin ilk mezunlarını veriyoruz hem de tüm okullarımızda öğrencilerimize mezuniyet kuşağı bağlamak suretiyle kadim değerlerimize dikkat çekiyoruz ve bu yolla gençlerimizde toplumsal özgüven duygusunun daha da güçlenmesine bir nebze de olsa katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Henüz yeni olmasına rağmen üniversitemiz, hedefleri olan ve bu hedefleri gerçekleştirmek için yoğun çaba harcayan bir üniversitedir. İnşallah attığımız doğru adımlar ve çalışmalarla Kayseri Üniversitesi’ni şehrimize ve ülkemize yakışan uluslararası düzeyde, rekabet gücü yüksek bir konuma getireceğiz.”
Rektör Karamustafa konuşmasında mezuniyet töreninde öğrencilere kep atma yerine neden kuşak bağladıklarını ise şöyle açıkladı: “Hissiyatlarımızı kendi kültürel değerlerimize göre yaşar ve yansıtırsak daha anlamlı olur. Bizim kadim medeniyetimiz oldukça zengin kültürel değerlere ve mirasa sahiptir. Sevgili öğrencilerim, sizler yorucu ve yoğun eğitim sürecini başarıyla tamamlayarak mezun olmaya hak kazandınız ve şu an bunun haklı gurur ve sevincini yaşıyorsunuz. Mezuniyet törenlerinde cübbe giyme ve kep atma bir sevinç gösterisi olarak son yıllarda çok sık uygulanan hatta ortaöğretim ve ilköğretime kadar indirilen bir usul hâline geldi. Modern dünya ile entegrasyonu, yani uyum ve bütünleşmeyi, reddetmiyoruz; ancak modern olmanın da kendimiz olmaktan utanmak ve vazgeçmek anlamına gelmediğini de biliyor ve medeni olmanın ancak kendi değerlerini koruyup yaşayan ve yaşatanlarla kaim olduğuna inanıyoruz. Küreselleşmeye yerel ve kültürel değerlerle katılmanın önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz. Bu bağlamda, üniversitelerin evrensel düşüncenin hakim olduğu ancak yerel uygulamalara da öncelik verilmesi gereken müesseseler olduğuna inanıyoruz.
Bunun için biz öğrencilerimizle bugünkü sevincimizi kendi tarih ve kültürümüze ait köklü bir geleneğimizi canlandırıp, sürdürerek; yani şed bağlayarak yaşamak ve sizlerle paylaşmak istedik. Netice itibariyle kep atma bizim geçmiş geleneklerimizle bağlantılı kültürel bir değerimiz değildir. Kadim Türk-İslam medeniyetinin getirdiği kültür ile de hiçbir bağı yoktur. Nitekim toplumlar, eğer sevinç ve üzüntülerini yerel kültürel değerleri ile bağlantılı olarak ortaya koyarlarsa bunlar değer ve anlam kazanır. Bundan ötesi ise belki de küresel kültürün etkisine girme ya da kültür yozlaşmaya ve erozyonuna uğrama gibi bir durumu beraberinde getirecektir. Siyasal anlamda kültür emperyalizminin de bir parçası durumuna düşme şeklinde bir sonucu da doğuracaktır. Bu anlamda son çeyrek asırda yoğun bir şekilde yaygınlaşan kep atma törenlerinin kültürel yozlaşma ve yabancılaşma anlamana geldiği toplumun birçok kesimi tarafından da dile getirilmektedir. Bize ait olan ve adına “AHİLİK” denilen bir müesseseyi hepimiz biliriz. Bu müessese bu topraklarda ve bu coğrafya üzerinde yaşamış ve yaşatılmıştır. Ahilik, Türkçemizde “kardeşlik” anlamına gelen bir kelimedir. Ancak zamanla bu kavram üzerinden toplumsal kardeşlik şeklinde bir kurumsallaşma geliştirilmiştir. Bu da belli kurallar, âdetler, inançlar ve gelenekler etrafında şekillenen derin bir kültürü yansıtır. Mesela bu teşkilata girmesi uygun görülen kimselere, belli bir törenle kuşak bağlanır, yani şed bağlanır. Demek ki bugün gerçekleştirdiğimiz bu şed bağlamanın kendi öz kültürümüzde çok önemli bir yeri vardır. Bugün küresel güçler, kendi kültürlerini dünya kamuoyuna birtakım sembollerle benimsetmeye çalışıyor ve kültürel yozlaştırılma konusunda çaba sarf ediyorlarsa, bizim de kendi köklerimize, genlerimize, milli benliğimize doğru yol almanın gayet doğal bir süreç olması gerektiğine inanıyoruz. Kültür, gelenekler ile bağ kurma demektir. Gelenekler ile bağ kurmak ise geçmişin süzülerek getirdiği güzelliklere sahip olmak demektir. Hele bu geçmiş ve gelenek kadim bir medeniyet olmuşsa ve asırlarca dünyayı yönetmişse, bizler kalkıp bunu yok sayamayız ve saymamalıyız.”
Rektör Karamustafa hayata dair mezunlara birtakım tavsiyelerde bulundu. Bu bağlamda, başta ana-baba ocağının hiçbir zaman ihmal edilmemesi gerektiğini ifade eden Rektör Karamustafa, üniversite ile bağlarını mezuniyet sonrasında da koparmamalarını, her zaman referans noktası olarak öğretim elemanları ve okulları ile iletişim içerisinde olmalarına vurgu yaptı ve nihayetinde de vatan, millet, devlet, bayrak ve ezan gibi temel manevi değerlere bağlı olmaları gerektiğini vurguladı.
Rektör Karamustafa’nın konuşmasının ardından 2019-2020 Eğitim-Öğretim yılında bölümlerini birincilikle bitiren 11 öğrenciye kuşak bağlandı ve diplomaları takdim edildi.