EKONOMİ

Başkan Gülsoy: “Türkiye, batının yatırım ve lojistik ülkesi olmaya çok yakın”

Abone Ol

KTO Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu’nda yapılan toplantıya KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu üyeleri ve oda üyeleri katıldı.

Pençe - Kilit Operasyonu ile bölgenin temizleneceğini söyleyen Başkan Gülsoy, “Nisan ayı bizim için zorlukları kolay kıldığımız, en zor şartlarda bile Milli Egemenliğe verdiğimiz önemi gösteren gerçekten önemli bir ay. 23 Nisan 1920’de kurulan Meclis ile Yüce Türk Milleti, bu topraklarda esaretin asla kabul edilmeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bizler milli irade haricinde hiçbir iradeyi tanımıyor ve kabul etmiyoruz. Rabbim kainatın sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletini Tam bağımsız olarak var etsin. Bu vesileyle milli mücadeleye liderlik eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Mazisi şanla ve zaferlerle dolu Türk Silahları Kuvvetlerimiz, bugün de milletimizin güvenliğini tehdit eden tehlikelere karşı azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürüyor. Terörle mücadelede devletimizin ve güvenlik güçlerimizin haklı ve kararlı mücadelesini takdirle karşılıyoruz. Bin yıldır bu topraklarda düşman bitmedi. Sadece isimler ve harfler yer değiştiriyor. PKK/YPG, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C düşman hep aynı düşman. Tek bir amaçları var oda bizleri parçalamak, yok etmek. Ama biz buna dünde izin vermedik, bugünde izin vermeyeceğiz. Güçlü olmak durumundayız. Terör örgütlerinin arkalarında kimler olduğunu, ağababalarının kimler olduğunu da çok iyi biliyoruz. Bize dost ve müttefik görünenler teröre 40 yıldır destek veriyorlar ama asla başarılı olamayacaklar. Pençe-Kilit operasyonu ile inşallah o bataklık kurutulacak, bir tek sivrisinek dahi kalmayacaktır” dedi.

Gülsoy, Ermenistan olaylarını soykırım olarak nitelendiren ABD Başkanı Biden’ın sözlerinin yok hükmünde olduğunu belirterek, “Bugün Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde de şunu görüyoruz. Ukrayna’ya gaz verenler, dost görünenler arka tarafta ne ilişkileri olduğunu bilemezsiniz. Ne menfaatleri var. Onun için Allah birliğimizi dirliğimizi bozmasın. Daha dün ABD Başkanı Biden, yine soykırım dedi. 1915 olayları hakkında milletimize ve tarihimize yönelik iftira atanlara ve kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Türk milleti kadar geniş bir coğrafyada hem yaşamış hem de kendi nizamını sürdürmüş bir millet daha tarihte var olmamıştır. Böylesine yüce bir millet, kendisinden olmayanları da insanca yaşatacak bir nizam kurmuştur. Aksini iddia edenler bugün yaşamıyor olurdu. Biden ve Biden gibilerinin söylemleri bizim için yok hükmündedir. Yüce meclisimizde de 1915 olayları hakkında hadsiz teklifte bulunan kişinin gazi meclisimizin mensubu olmasını yakıştırmıyoruz. Bu yüce millet gereken cevabı verecektir” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin batının yatırım ve lojistik ülkesi olma konumuna çok yakın olduğunu ve bunun üretim olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Gülsoy, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Salgın sonrası değer zincirlerindeki kopmalar, ham madde fiyatlarındaki artış, arz güvenliği sorunları ve ülkeler arasındaki farklı toparlanma süreçleri ile mücadele edilirken, bu defa Rusya-Ukrayna savaşının dünyanın gündeminde oturdu. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan savaş küreselleşmede yeni bir sürece girildiğini çok net bir biçimde ortaya koydu. Bu savaş küresel insani felaketlere bir yenisini daha ekledi. Sayın Cumhurbaşkanımızın barış yönünde ortaya koyduğu müthiş çabayı takdirle izliyor ve paylaşıyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de Türkiye, hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkilerini titizlikle ve dengeli bir şekilde yürütmesi kritik önem taşıyor. Bu savaşın tedarik zincirlerimizi aksatacağı, gıda ve enerji faturamızı artıracağı ve cari dengeyi olumsuz etkileyeceğini öngörüyoruz. Turizm gelirinde de kayıplar olacaktır. Enerji başta olmak üzere özellikle emtialarda yaşanan ani şok dalgaların ardından hayati bağımlılıkların azaltılmasına yönelik ciddi adımlar atılmaya başlandı. Küresel ekonomideki belirsizlik kat be kat artıyor. Bu sebeple Ülkemizin başta enerji olmak üzere birçok alanda tedarik kanallarının çeşitlendirilerek tedarik zinciri güvenliğinin güçlendirilmesi, yerli ve temiz enerji kaynaklarına dayalı üretimin desteklenmesi ve enerji verimliliğinin artırılması kritik önem taşıyor. Ayrıca çok daha güçlü tarımsal politikalar ve üretim stratejileri oluşturulmalı. Yani kıymetli arkadaşlarım, Birlik beraberlik içerisinde tek vücut olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz diyebilirim. Türkiye Batı’nın ’üretim, yatırım ve lojistik’ üssü haline gelmeye, belki de hiç bu kadar yakın olmamıştı. Bunu ülkemizin ‘aracı’ değil ‘üretici’ özelliğini geliştirecek şekilde kullanabilirsek, büyük başarılar bizi bekliyor. Türkiye, bu süreçte, bölgesindeki hiçbir ülkenin vazgeçemeyeceği bir konuma yükseldi. Sözgelimi lojistik sıkışıklığından mustarip olan Avrupa, Türk nakliyecilerin geçişlerine koyduğu engelleri, kısa süre önce birbiri ardına kaldırmaya başladı. Kuzeyde Rusya, Güneyde Irak Türk tarım ürünlerine çeşitli gerekçelerle koydukları ithalat yasağından vazgeçti. Küreselleşme yeni bir kırılmayla karşı karşıya kalmışken, bu yeni kırılma sürecinde, potansiyelimizin işaret ettiği üst lige çıkabilmemiz için, elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Makro dengelerinde istikrarı sağlayan, kırılganlıklarını azaltan, üretimi ve yatırımı olabildiğince teşvik eden Türkiye, dünyadaki yeni güç dengesinin önemli oyuncularından biri olacaktır.”

Başkan Ömer Gülsoy, enflasyonun bütün dünyada büyük sıkıntılara sebep olduğunu belirterek, “ABD’nin yüksek enflasyonu, Avrupa’nın enerji krizi ve Çin’in yeni dalga COVİD Salgını dünya ekonomisini ciddi bir daralma riskiyle tehdit ediyor. Tüm bu olumsuzluklar küresel ekonominin büyümesine yönelik ciddi engeller olarak önümüze çıkıyor. Türkiye açısından bu dönemde hem fırsatlar hem de riskler var. Çin’in yeniden kapanması, Rusya - Ukrayna savaşı tedarikte Türkiye’nin öne çıkan avantajlarını kalıcı hale getirmesi için önemli bir fırsat penceresi olarak gözüküyor. Biz ihracatımızın bu süreçte önemli bir ivme kazanmasını beklediğimizi belirtmek istiyorum. Yeni pazarların talebine karşılık verebilmek için üretime yönelik yatırımların hızla devam etmesini bekliyoruz. Bir diğer konu ise enflasyon. Enflasyon bütün dünyanın sorunu. Dünya buraya nasıl geldi. Amerika tarihinde son 40-50 yılda en yüksek enflasyonu yaşaması. Avrupa’nın yine yüksek enflasyon yaşaması. Geçmişten gelen sorunlar, Merkez bankalarının uyguladığı gevşek para politikalarının oluşturduğu enflasyon, pandeminin küresel talep ve tedarik zinciri akışına getirdiği kısıtlamalar ve sorunların oluşturduğu yüksek emtia fiyatları. Akabinde Rusya - Ukrayna Savaşı. Savaş kaynaklı küresel ticaretteki azalma ile emtia fiyatlarındaki rekor fiyatlar enflasyonu bütün dünyada sorun haline getiriyor. Enflasyon ile mücadele bizlerin çaba göstermesi devlet kurumları, reel ve finans sektörü el ele vererek mücadele etmesi gerekiyor. Şimdiye kadar yaşadığımız sorunların nasıl üstesinden geldiysek bunun da inşallah üstesinden geliriz” dedi.

Coğrafi işaretin kültüre sahip çıkmak olduğunu ve oda olarak 2021 yılında 12 üründe coğrafi işaret almak için başvuru yaptıklarını söyleyen Gülsoy, “Coğrafi işaret tescilli ürünün, hem kırsal kalkınma hem de ülke ekonomisine sağladığı katkıların farkındalığı ile coğrafi işaret tescili başvuru çalışmalarına gereken önemi gösterdik. Bu çalışmalar dahilinde, odamız 2021 yılı içerisinde 12 yeni coğrafi işaret tescil başvurusu gerçekleştirdik. Aynı zamanda mevcut tescilli ürünlerimiz mantı, pastırma ve sucuğun ulusalda tescil içeriklerini de yeniledik. Yeni başvurularımızda Kayseri Yağlaması, Kayseri Katmeri, Kayseri Tandır Böreği, Kayseri Kurşun Aşı, Kayseri Nevzinesi, Kayseri Yağ Mantısı, Kayseri Tepsi Mantısı ile Kayseri Fırın Ağzı Kebabı olmak üzere 8 adet yöresel lezzetimiz için de coğrafi işaret tescilini daha şehrimize kazandırdık. Hayırlı olsun diyoruz. Toplam coğrafi işaretli ürün sayımız 11’e çıkmış olup Kayseri Güllü Baklavası, Kayseri Çemeni, Kayseri Sucuk İçi ve Kayseri Börek Aşı için de tescil başvurumuzu gerçekleştirdik. Bunlarda değerlendirme aşamasında bulunuyor. Aldığımız bu coğrafi işaret tescilleriyle kültürümüze ve yerelimize sahip çıkıyoruz. Üstelik dünya coğrafi işaretli ürünlerin tüketimi yönünde bir ivme kazanıyor. Bizlerde şehrimizin en fazla coğrafi işaret tescil sahibi kurum olarak Kayserimizin gastronomi turizminde en çok tercih edilen illerden birisi olmasını hedeflemekteyiz” ifadelerini kullandı.